INCIR MUCIZESI
4 Haziran 2012 Pazartesi
İNCİR ÇEŞİTLERİ
KURUTMALIK İNCİR ÇEŞİTLERİ;
En iyi standart kurutmalık çeşitler,Sarılop ve Sarızeybektir.
SARILOP; kurutmalık incir çeşidinin kuru meyve renginin beyaza yakın sarı, küçük çekirdekli olması, nem oranının %22-24, şeker oranının %50-55 civarında ve ince kabuklu olması, kurutma teknolojisi ve kalite parametreleri açısından bir avantaj olarak ortaya çıkmaktadır. Meyve ağırlığı ortalama 65-70 gr, meyve çapı 55-60 mm’dir. Meyve iriliği ortanın üstü irilikte yuvarlak ve basıkça şekillidir. Meyve verimi iyidir. İlk olgunlaşma temmuz sonu ağustos başında başlar, ağustos sonunda bir zirveye ulaşır ve eylül sonunda tamamlanır. Hasat süresi 40-45 gündür.
SARILOP; kurutmalık incir çeşidinin kuru meyve renginin beyaza yakın sarı, küçük çekirdekli olması, nem oranının %22-24, şeker oranının %50-55 civarında ve ince kabuklu olması, kurutma teknolojisi ve kalite parametreleri açısından bir avantaj olarak ortaya çıkmaktadır. Meyve ağırlığı ortalama 65-70 gr, meyve çapı 55-60 mm’dir. Meyve iriliği ortanın üstü irilikte yuvarlak ve basıkça şekillidir. Meyve verimi iyidir. İlk olgunlaşma temmuz sonu ağustos başında başlar, ağustos sonunda bir zirveye ulaşır ve eylül sonunda tamamlanır. Hasat süresi 40-45 gündür.
SARI ZEYBEK: Sarı Zeybek incir çeşidi
de Sarılop gibi kurutmalık bir çeşittir. Meyve kalitesi ve özellikleri
yönünden Sarılopa çok benzer. Meyveleri albenili, oval, çok tatlıdır.
Meyve iç rengi koyu pembedir. Meyve iç boşluğu yoktur. Ortalama meyve
ağırlığı 68-76 gr’dır. Meyve olgunlaşması 20 Ağustos-30 Eylül tarihleri
arasında olmaktadır. Kabuğu kolay soyulur, kabuk rengi yeşilimsi
sarıdır.
SOFRALIK İNCİR ÇEŞİTLERİ;BURSA SİYAHI;
Meyve olgunlaşması Ege Bölgesinde Ağustos başından Ekim
ayı ortalarına kadar, Bursa yöresinde Eylül başından Kasım ayı
ortalarına kadar devam etmektedir. Meyveleri iri, şekli yuvarlaktır.
Kabuk rengi koyu mor veya morumsu siyahtır. Kabuk yapısı dayanıklı,
meyve eti sıkı dokulu, yola dayanımı iyi bir çeşittir. Bursa Siyahı
meyveleri iri, gösterişli, kabuk ve iç rengi ile albenili, iyi kaliteli
sofralık ve dondurulmaya uygun bir çeşittir.
YEŞİLGÜZ;
Orjini Ege Bölgesi olup, koyu yeşil kabuk rengi ve
kırmızı et rengi ile albenisi olan, geç olgunlaşan, yüksek kaliteli
sofralık bir çeşittir. Olgunlaşma periyodu ağustos başı- ekim ortası
olup hasat sezonu uzun sürer. Meyve ağırlığı ortalama 54-56 gr’dır.
Kabuk rengi açık yeşil, beyaz beneklidir. Kolay soyulur.
MORGÜZ;
Ege bölgesinde yaygın olan sofralık incirlerden olup,
Kasım sonuna kadar taze meyve verebilen en geççi çeşittir. Olgunlaşma
dönemi 15 Ağustos- 15 Kasım tarihleri arasıdır. Meyve ağırlığı ortalama
63-72 gr’dır. Kabuk rengi alacalı mor, çizgili morumsu yeşildir. Meyve
iç rengi kırmızıdır. Kabuğu kolay soyulan, hafif tatlı bir çeşittir.
GÖKLOP;
Meyve olgunlaşması 10 ağustos- 30 eylül arasındadır.
Meyveleri iri ve basık, kabuk kalın, sarımsı yeşil renktedir. Meyve eti
pembe, açık kırmızı renkte ve kaliteli bir sofralık çeşittir. Çatlama
ve iç çürüklüğüne duyarlıdır .
BARDAKÇI;
Meyvesi orta iri, armut şeklinde, ince kabuklu,
sarımsı-yeşil renkte, belirgin damarlı, meyve iç rengi pembe-kırmızıdır.
Tatlı ve kolay soyulabilen bir çeşittir. İzmir çevresinde taze olarak
tüketilir. Bu yörede “Bardacık” adıyla bilinir. Olgunlaşma dönemi temmuz
sonu- eylül başıdır. Orta erkencidir. Soğuğa, dona, toprak ve hava
rutubetine dayanıklıdır.
SİYAH ORAK;
Yellop meyvelerinin döllenmesine gerek yoktur. Derimden
sonra kısa sürede (1-2 gün) tüketilmesi zorunludur. Yaz ürünü meyveleri
de döllenmeden olgunlaşırlar. Verimi ve meyve tutum oranı yüksek
olmasına rağmen meyveler küçük, armudi, kalın kabukludur. Erken
olgunlaştığı için iyi fiyatla satılabilir.
BEYAZ ORAK;
Turfanda yetiştiricilik bakımından önerilebilecek bir
çeşit olan Beyaz Orak partenokarp olup, Ege bölgesinde özellikle
Turgutlu yöresinde yaygındır. Yellop meyveleri 15 Hazirandan itibaren
olgunlaşır. Yellop meyveleri partenokarpiktir, yani döllenme olmadan
olgunlaşırlar. Oda koşullarında derimden sonra 1-2 gün içinde
tüketilmeleri gerekir, dayanma süresi çok kısadır. Yaz ürünü meyveleri
olgunlaşmaları için döllenmeye gereksinim duyarlar. Meyvelerde ilk
olgunluk Temmuz sonunda görülür. Derim süresi 40-45 gündür. Meyve kabuğu
dayanıklıdır, kolay soyulur, sap genellikle dalda kalır. Kabuk rengi
sarımsı yeşil, meyve eti açık pembedir.
SAĞLIĞIMIZA YARARLARI
BESİN DEĞERLERİ;
100 gr. taze incirin içerdiği besin değerleri şöyledir:
80 kalori: 1,2 gr. protein; 20,3 gr. karbonhidrat: 0 kolesterol; 0,3 gr.
yağ; 1,2 gr. lif; 22 mgr. fosfor; 25 mgr. kalsiyum; 0,6 gr. demir; 2
mgr. sodyum; 194 mgr. potasyum: 20 mgr. magnezyum; 80 IU A vitamini;
0,06 mgr. B1 vitamini; 0,05 mgr. B2 vitamini; 0,4 mgr. B3 vitamini;
0,113 mgr. B6 vitamini; 6.7 mcgr. folik asit ve 2 mgr. C vitamini.
İncirin kurutulmuşunun yani kuru incirin besin değeri daha da artar.
Bunları şöylece sıralayabiliriz; 217 kalori: 4 gr. protein; 55.3 gr.
karbonhidrat: 0 kolesterol; 1,2 gr. yağ; 6.7 gr. lif: 163 mgr. fosfor:
138 mgr. kalsiyum: 4,2 mgr. demir: 640 mgr. potasyum: 91,5 mgr.
magnezyum; 0,073 mgr. B1 vitamini ve 0,072 mgr. B2 vitamini.
Taze ve özellikle kuru incirin yenilmesiyle insan
bedeninin hücreleri yenilenir.İncir ,içerdiği yüksek oranlardaki
protein,vitamin,ve minerallerle hücrelerin yenilenmesini sağlayanbir
besindir.Günde 100gr. Kuru incir yenilirse bedenin günlük ihtiyacı
olan kalsiyumun %17 si,demir ve mağnezyumun %30 u,fosforun %20 i,B1
vitamininin %5 i veB2 vitamininin %4 ü alınmış olur.
İçerdiği yüksek oranda liflerle ,bedene giren kolesterolün kana karışmadan atılmasını sağlar.
İçerdiği yüksek oranda liflerle ,bedene giren kolesterolün kana karışmadan atılmasını sağlar.
–Sindirimi kolaylaştıran incirin ,bedeni bakterilere karşı koruyan etkileri de vardır.
–Kemik ve dişlerin oluşumu ile sağlıklı olmalarında etkendir. İncirin içerdiği kalsiyum ,diğer besinlerdekine göre daha kolay sindirilir.Süt içmeyen kişilerin incir yemeleri tavsiye edilir .
—İncir ,içerdiği BENZALDEHİT adlı maddeyle kanserli hücrelerin büyümesini önler.Kansere karşı etkili olur.
–Kemik ve dişlerin oluşumu ile sağlıklı olmalarında etkendir. İncirin içerdiği kalsiyum ,diğer besinlerdekine göre daha kolay sindirilir.Süt içmeyen kişilerin incir yemeleri tavsiye edilir .
—İncir ,içerdiği BENZALDEHİT adlı maddeyle kanserli hücrelerin büyümesini önler.Kansere karşı etkili olur.
–Vücuda kuvvet ve enerji verir.
–Bedensel ve zihinsel yorgunluğu giderir.
–Halsizliğe ve unutkanlığa iyi gelir.
–Öksürük ve boğaz ağrılarına iyi gelir.
–Nezle ve bronşite faydalıdır.
–Bakteri ve virüslerin çoğalmasını önleyerek, hastalıklara karşı direnci artırır.
–Bedensel ve zihinsel yorgunluğu giderir.
–Halsizliğe ve unutkanlığa iyi gelir.
–Öksürük ve boğaz ağrılarına iyi gelir.
–Nezle ve bronşite faydalıdır.
–Bakteri ve virüslerin çoğalmasını önleyerek, hastalıklara karşı direnci artırır.
– Körpe incir yapraklarının sütü siğile karşı etkilidir.
İNCİR NASIL KULLANILIR ?
İncirin meyvesi yaş ve kurutularak yenebilir, reçeli ve
kompostosu yapılır. Ayrıca incir ağacının dallarından akan beyaz sütten
de yararlanılır. Dallarından akan sütü nasır ve siğillere sürülürse iyi
gelir. Kuru incir kalori, protein, potasyum, kalsiyum ve demir
açısından daha besleyicidir.
İLGİNÇ BİLGİLER
İNCİR – YABANARISI İŞBİRLİĞİ

Borneo’da yetişen boğazlayan türü incir ağacı, bir tür
yabanarısı ile ortak bir yaşam sürdürür. İncir, yabanarılarının
yumurtaları için güvenli bir barınaktır. Buna karşılık yabanarıları da
polenlerini taşıyarak incirin döllenmesine yardımcı olurlar. İncirin
olgunlaşması ile birlikte incirin içine bırakılmış olan yabanarısı
larvaları da olgunlaşır. Haftalar sonra yumurtalardan kanatsız ve kör
olan erkek yabanarıları çıkar. Erkek arılar çiçeğin dişi organının
duvarlarını açarak içeriye girer ve burada bulunan dişi yabanarısı ile
çiftleşirler. Erkek yabanarısının kısa hayatındaki son görevi eşi için
bir çıkış tüneli açmaktır. Erkekler genellikle yüzeye çıkar çıkmaz ölür.
Hamile dişi yabanarısı yumurtalarını bıraktığı incirin içinde bulunan
erkek çiçekten aldığı polenleri taşıyarak birbirine bağlar. Bulunduğu
ağaçtan başka bir tanesine doğru uçarak, olgunlaşmamış incirin alt
kısmındaki dişi organın bulunduğu yere girer. İncirin içindeki
labirentler boyunca ilerler. Yumurtalığının ulaştığı her çiçeğin dişi
organına bir yumurtasını bırakır ve çiçeğin polenlerini her yere sürer.
Dişi yabanarısı da erkek gibi görevini tamamladığında ölür. Bir süre
sonra dişi yabanarısının bıraktığı yumurtalardan yeni yabanarıları
çıkar. Bunlar da polenlerle kaplı olarak daha önce erkek yabanarısı
tarafından açılan tünelden dışarı çıkarlar. Ve üreme zincirine devam
etmek için başka bir incire geçerler. (National Geographic, Nisan 1997
s.41)
Yabanarısının böyle bir yöntemi kendi kendine bulması,
kendi iradesiyle bu zinciri oluşturmaya karar vermesi ve bunu
diğerlerine öğretmesi imkansızdır. İncirin üreme sisteminin yabanarısı
ile ortak yaşayacak şekilde özel olarak tasarlandığı son derece açıktır.
65-54 MİLYON YILLIK İNCİR YAPRAĞI FOSİLİ
Çanakkale Assos Antik Kenti’nde bir lahitte, o dönemde
’ölüye son yemek olarak’ sunulan ve bozulmadan günümüze kadar ulaşan
2.400 yıllık incirler bulundu.
Assos Antik Kenti Kazı Başkanı Doç. Dr. Nurettin Aslan, Ayazma
Kilisesi, Batı Nekropolü, Kuzey Stoası ve yazıtlar konusunda kazı ve
araştırma çalışmaları yürüttüklerini bildirdi.
Kilisedeki araştırmalarda, iç mekánda çok sayıda mezar yazıtları ile
mozaik zemine ait parçalar ortaya çıkarıldığını belirten Doç. Dr. Aslan,
Nekropol’deki kazılarda M.Ö 6’ncı yüzyıla ait çocuk mezarlarında 2-4
yaşlarındaki çocukların iskeletlerinin büyük çömlekler içine
yerleştirildiğinin belirlendiğini kaydetti.
Doç. Dr. Aslan, lahitlerin birinde günümüzden yaklaşık 2 bin 400 yıl
öncesinde ’ölüye son yemek olarak’ sunulan incirler bulunduğunu
kaydetti. Aslan, “Bu incirler mezarlara büyük bir olasılıkla ham olarak
konduğu için günümüze kadar ulaşmış” dedi. Nurettin Aslan, lahitlerde
yanmış zeytin çekirdeklerinin de bulunduğunu anlattı.
KURAN’DA DİKKAT ÇEKİLEN MEYVE; İNCİR
Burada çok sınırlı olarak yer verdiğimiz incirin
faydaları, Allah’ın insanlar üzerindeki rahmetinin bir göstergesidir.
Rabbimiz zevkle yenen bu meyveyi, içinde ihtiyacımız olan maddeleri,
sağlığımıza uygun bir denge ile, adeta paketlenmiş bir şekilde
yararımıza vermektedir. Allah’ın bu özel nimetinin Kuran’da zikredilmesi
de, incirin insanlar için önemine bir işaret olabilir. (En doğrusunu
Allah bilir.) İncirin besin değerinin, insan sağlığı açısından öneminin,
ancak gelişen tıp ve teknolojik imkanlarla tespit edilebilmesi,
kuşkusuz Kuran’ın, herşeyin bilgisine sahip Allah’ın sözü olduğunun
göstergelerinden biridir.
“İncire ve zeytine andolsun” (Tin Suresi, 1)
Tin Suresi’nin birinci ayetinde Allah’ın incire “andolsun” şeklinde bildirmesi, bu meyvenin faydaları açısından son derece hikmetlidir.
Her şey bir sebep üzerine yaratılmıştır. Yaratılmış her şeyin bir nedeni ve görevi vardır. Her bitkinin kendine mahsus bir özelliği vardır. Kainatın, her an açık olan eczanesine yerleştirilmiş her bitki, mutlaka bir derde devadır. Bilim adamlarının görevi de araştırmak , incelemek ve sonuçlarını insanın hizmetine sunmaktır.
Tin Suresi’nin birinci ayetinde Allah’ın incire “andolsun” şeklinde bildirmesi, bu meyvenin faydaları açısından son derece hikmetlidir.
Her şey bir sebep üzerine yaratılmıştır. Yaratılmış her şeyin bir nedeni ve görevi vardır. Her bitkinin kendine mahsus bir özelliği vardır. Kainatın, her an açık olan eczanesine yerleştirilmiş her bitki, mutlaka bir derde devadır. Bilim adamlarının görevi de araştırmak , incelemek ve sonuçlarını insanın hizmetine sunmaktır.
ALLAH’IN KULLARINA SONSUZ RAHMETİ
“O, gökten su indirendir. Bununla her şeyin
bitkisini bitirdik, ondan bir yeşillik çıkardık, ondan birbiri üstüne
bindirilmiş taneler türetiyoruz. Ve hurma ağacının tomurcuğundan da yere
sarkmış salkımlar, -birbirine benzeyen ve benzemeyen- üzümlerden,
zeytinden ve nardan bahçeler (kılıyoruz.) Meyvesine, ürün verdiğinde ve
olgunluğa eriştiğinde bir bakıverin. Şüphesiz inanacak bir topluluk için
bunda gerçekten ayetler vardır. “
(Enam Suresi, 99)
(Enam Suresi, 99)
. . . Allah Kuran’da, yarattığı meyvelerin çeşitliliğine
ve güzelliklerine dikkat çekerken, insanları bunların oluşumlarındaki
mucizevi detayları düşünmeye de davet etmiştir:
Yeryüzünde yüzlerce ayrı türde, ayrı tatta, ayrı renkte ve kokudaki meyvenin oluşması için Allah, aynı toprağı ve suyu sebep kılmıştır. Ayette “birbiri üstüne bindirilmiş taneler” ifadesiyle anlatıldığı gibi bir tohumun, yıllarca bitip tükenmeden sürekli ürün vermesi, üzerinde düşünülmesi gereken konulardandır.
Yeryüzünde yüzlerce ayrı türde, ayrı tatta, ayrı renkte ve kokudaki meyvenin oluşması için Allah, aynı toprağı ve suyu sebep kılmıştır. Ayette “birbiri üstüne bindirilmiş taneler” ifadesiyle anlatıldığı gibi bir tohumun, yıllarca bitip tükenmeden sürekli ürün vermesi, üzerinde düşünülmesi gereken konulardandır.
Meyvelerin oluşumu kadar,
içerdikleri vitamin ve minerallerin bolluğu da insanları düşünmeye
teşvik eder. Kapkara bir çamurun içerisinde yetişen ve toprakla ne koku,
ne tat, ne de renk olarak en ufak bir benzerliği bulunmayan meyveler,
topraktan sadece insanlar için gerekli olacak mineralleri özümseyip
alırlar. Bu özellikleri sayesinde de, insan sağlığına büyük katkılarda
bulunurlar. Ancak ne toprağın meyveye hangi özellikleri kazandıracağını
bilmesi, ne de meyvenin bilinçli bir şekilde, toprağı bileşenlerine
ayırıp kendisi için gerekli olan maddeleri belirlenen oranlarda
alabilmesi mümkün değildir. Oysa bu sistem öylesine mükemmel bir düzen
içerisinde işlemektedir ki, her meyve cinsi, sabit bir renk, tat ve
koku, ayrıca sabit oranlarda mineral ve vitamin içerir. Örneğin bir
karpuz hiçbir zaman kırmızı yerine mavi olmaz, tatlı yerine ekşi, olmaz,
ya da kendine has kokusu yerine toprak kokmaz.
İşte bu düzen tüm evrenin tek hakimi ve tek ilahı olan
Allah tarafından kurulmuş ve insanların üzerinde düşünüp şükretmesi için
gözler önüne serilmiştir.
Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Mümin Suresi, 64)
Allah, yeryüzünü sizin için bir karar, gökyüzünü bir bina kıldı; sizi suretlendirdi, suretinizi de en güzel (bir biçim ve incelikte) kıldı ve size güzel-temiz şeylerden rızık verdi. İşte sizin Rabbiniz Allah budur. Alemlerin Rabbi Allah ne yücedir. (Mümin Suresi, 64)
Allah insanlara dünyada çeşit çeşit, güzel, temiz,
tadanların lezzet aldığı yiyecek ve içecekler vermiştir. Elbette
bunların tümü Allah’ın sonsuz lütfunun ve insanlar üzerindeki rahmetinin
birer tecellisidir. İnsanlar tek bir çeşit yiyecek ve içecekle de
yaşamlarını belki sürdürebilirler ama Allah insanlara sayısız nimet
vermiştir; meyveler, sebzeler, çeşit çeşit etler.
Yaratan, hiç yaratmayan gibi midir? Artık öğüt alıp-düşünmez
misiniz? Eğer Allah’ın nimetini saymaya kalkışacak olursanız, onu bir
genelleme yaparak bile sayamazsınız. Gerçekten Allah, bağışlayandır,
esirgeyendir. (Nahl Suresi, 17-18)
Bu nimetlerin tümünün Allah’tan olduğunu bilen mümin de her sofraya
oturuşunda bunlar üzerinde düşünür ve Rabbimize şükreder. Vicdanlı bir
insan tüm bunları düşünürken, aynı zamanda Allah’ın sunduğu bu
nimetlerden zevk alabilmenin de yine Rabbimizin büyük bir lütfu olduğunu
aklından geçirir. Özellikle Allah’ın insanlara verdiği tat ve koku alma
duyularının dünyadaki birçok güzelliği algılamamıza yaradığını
hatırlar. Ve şöyle düşünür: Eğer koku alma duyumuz olmasaydı gülün
kokusundan, yediğimiz meyvelerden, ızgaradan şimdi aldığımız zevki
alamazdık. Eğer tat alma duyumuz olmasaydı çikolatanın, şekerlerin,
etin, çileğin, incirin ve diğer nimetlerin eşsiz tatlarının hiçbirini
fark edemeyecektik.
Unutmamak gerekir ki, renksiz, tadsız ve kokusuz bir dünyada da
yaşıyor olabilirdik. Ve Allah bunları bize nimet olarak vermemiş
olsaydı, bu güzellikleri biz hiçbir şekilde elde edemezdik. Ancak Allah
hem kokuları ve tatları hem de bunları algılayabilecek duyu sistemlerini
yaratarak insana sonsuz rahmette bulunmuştur.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)